11 Şubat 2013 Pazartesi

Susan Elizabeth Phillips – Balayı Yorumum



Bu kitabı Kitap dünyası sayfasından kazanmıştım ve böyle mükemmel bir yazarla beni tanıştırdıkları için teşekkür ederim. Kitabın adıyla konusu arasındaki ince espiri yüzünden bir süre hayal kırıklığı yaşamadım degil .. Karakterimizin Adı Honey Moon ( Balayı ) .. Ama sonra kitabın 70. 80. 90. Sayfalarına geldiğimde muazzam bir kurguyla karşılaştım . Açıkçası bu kitapta hee sonunda böyle olur diyerek tahmin dahi yapamıyorsunuz çünkü yazarın kurgu anlayışı kesinlikle taktirlik . Eric karakterinin hayatı kitaptaki en içime işleyen karakterdi. Gerçekten öyle bir adamın böyle bir kaderi içler acısıydı. Ericle ilgili her sayfayı nefesimi tutarak okudum diyebilirim..

Konusuna deginmek gerekirse ; honey ailesini kaybettikten sonra Sophie teyzesinde kalmaya başlar. Eniştesi Honeyin sızlanmaları yüzünden sinirlenip hız treni olan Kara Şimşege bindirir ve Honey o gün Kara şimşege kutsal bir şeymiş gibi baglanır.Çünkü korkusunun kaybettiklerini getirip Honey’i yeniden özgür kıldıgını düşünmektedir. Eniştesinin ölümüyle teyzesi hayata küser ve kızı Chantal’in tüm sorumluluğu Honeyin üzerindedir. Honay oyuncu seçmeleri icin kuzenini götürür ama kuzeni elemeleri geçemez bu duruma sinirlenen Honey yapımcılara çıkışır ve asıl aranılan karakter Honey olur ve bir anda Honey herkes tarafından bilinen bir oyuncu olmuştur. Hep aşık oldugu Eric Dillonlada Aynı filmde oynayacaklardır. Ancak hayat Honeyin karşısına Dash gibi bir adamı çıkarır ve işler gerçekten karışır.

Kitapta kesinlikle bir aşk 3 lemesi yok .. Bu 3 karakterin hayatları birbirleriyle sonradan gelişicek yakınlıkları gibi konular agırlıklı.. Aile , Acı , Kaybetme ve Aşkın muhteşem harmanlandığı bir kitaptı . Epsilon yayınlarınada böyle bir yazarla bizi tanıştırdıkları için teşekkür ederim.

Kitaba oy vericek olsam kesinlikle 10\9 derim .9 dememin nedeni de başta dediğim gibi Honey Moon'dan dolayı ismin Balayı olmamasını daha çok tercih ederdim.. Kesinlikle okuyun derim . 

Alıntı


Yayınevi: Ephesus Yayınları
Yazar : Heidi Betts
Kitap: Bir Yumak Aşk

Üçlemenin son kitabından Tatlı bir alıntı..

“Hey Ronnie, benim, Grace. Sadece randevunun iyi geçtiğini söylemek istedim. Terapide kat etmesi gereken epey bir mesafe var ama doktoru iyimser. Tabii birilerinin tüm seanslarına gittiğini ve evdeki idmanlarına devam ettiğini sürekli takip etmesi gerekecek. Bu şanslı kişinin kim olduğunu sanıyorsun? İyi bildin: ben! Yani sana bir teşekkür edeyim diye aradım.” Sözlerini, tepeden bakan bir tavır ve
 alayla söylüyordu Grace. “Beni bunlara bulaştırdığın için. Eğer sonunda Zack’i öldürmek zorunda kalırsam, senden kefaletimi ödeyip beni kurtarmanı bekleyeceğimi bilmiş ol. Eğer Zack beni öldürürse de, cenazemde ağlamanı rica ediyorum. Hem de çok ağlamanı. Mendili burnunda nasıl tutacağını, hıçkırıktan boğulacak kadar nasıl ağlanacağını, vicdan azabının sonucu akıl yitiminin neye benzeyeceğini daha sonra ayrıntılarıyla anlatırım, olur mu?”

BİR YUMAK AŞK
Syf.100

Şeytan ve Şair kitabı için Metrocity Avm'de gezi


Arkadya Yayınları'ndan çıkan ŞEYTAN VE ŞAİR kitabını almak için gittiğim Metrocity'de tam bir kaos estirmiş bulunuyorum. Görevli kitabı bulamayınca yaklaşık 5 kişi kitap ajanlığına başladı.:) Sonra kitabı bulduğumuz yer ise Şeytan ve Şairin konusuna zıt bir kısımda öylece arkaya saklanmış bir şekildeydi .İnanın resmen üzüldüm kitabı  resmen  D&R 'de saklamışlar ..
                          Sonunda bulduk ve herşeye ragmen  gerçekten kusursuz gözüküyordu.




                 
Kitabın Konusu:

Onlar Gelmiş Geçmiş En İyi Bilinen Bilinmeyenlerdir…
ŞEYTAN ve ŞAİR

“Kadim dost, İsa aşkına,
Dağıtma bu mezarın tozunu.
Bu mezar taşını koruyanı Tanrı korusun,
Ve kemiklerimi yerinden oynatana lanet olsun.”

Bu dörtlük, masum bir mezar kitabesinden çok daha fazlasını anlatıyor olabilir mi? İnsanlığın en önemli isimlerinden biri olan eşsiz şair ve oyun yazarı Shakespeare, gerçekten bir dâhi mi, yoksa bir sahtekâr mıydı?

Geçmişten günümüze kadar süren, dört yüzyıllık bir sırrın peşine düşen ünlü Profesör Desmond Lewis, California’da vereceği bir konferansla tüm dünyayı yerinden oynatacak gerçeği açıklamak üzeredir. Yola çıkmadan önce eski dostu, gazeteci Jake Fleming’le iletişime geçer. Yayımlanacak olan kitabı ile ilgili fikrini almak istiyor ve yalnızca ona güvenebileceğini söylüyordur. Ancak profesör California’ya varmadan kitabıyla birlikte esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolur. Ondan geriye kalanlar, Golden Gate Köprüsü’ne terk edilmiş kiralık bir limuzin, içi kıyafet dolu bir bavul ve üzerinde adının bulunduğu belgelerden ibarettir. Polisler durumu tek bir kelimeyle açıklamaktadır: İntihar…

Dostunun intihar etmiş olabileceğine inanmayan Jake ise profesörün başına gerçekte ne geldiğini ve kayıp kitabın neyle alakalı olduğunu bulmaya kararlıdır. Ancak bu sandığı kadar kolay olmayacaktır. Anlamsız şifrelerden oluşan bir listeyle çıktığı bu yolculuğun, kendi hayatıyla birlikte sevdiklerininkini de tehlikeye attığını fark ettiğinde, çoktan ‘kaplanın yuvası’na girmiş olacaktır.

John Underwood’un usta kaleminden çıkan Şeytan ve Şair, gerçek belgelere dayandırılmış, ezber bozan bir roman.

Thomas Emson Üçlemesi


Asla düşünülmeyecek bir konuda kaleme alınmış bu kitap uzun zamandır dikkatimi çekmekteydi . Acaba hangi yayınevi fark edip alacak diye haber beklerken sonunda mutlu sona ulaştım.:) Panama Yayıncılıktan çıkan bu üçleme şuan kitaplığımı süslüyor.

1.kitap = Kan Kırmızı
Büyük İskender'in Zaferi
2.kitap = Kızıl Şeytan
İbrahim Peygamberin İntikamı
3.kitap = Kan İmparatorluğu
Büyük Avcı Nemrut'un Dirilişi
                                                    



Konusu kısaca  :  Seri vampir kitabı fakat İbrahim peygamberden İskender 'e, Nemrut'tan Osmanlı sultanlarına uzanan konularda var...